Dünyada 4 milyar ton civarında “kromit” rezervi olduğu biliniyor. Bu rakamın yüzde 80’i Güney Afrika’da yer alıyor. Ülkemizde ise 100 milyon ton civarında “kromit” rezervi olduğu tahmin ediliyor. Türkiye yılda 2,5 milyon ton “kromit” üretimiyle dünya üretiminin yüzde 6’sını karşılıyor.
Türkiye’de entegre paslanmaz çelik fabrikası bulunmaması sebebiyle elimizdeki krom cevherini katma değeri düşük şekilde ihraç ediyoruz. Sonrasında düşük katma değerlerle gönderdiğimiz kromiti, paslanmaz çelik levhalar halinde çok yüksek meblağlar ödeyerek ithalat yoluyla ülkemize getirip sanayide ve ürettiğimiz asansörlerde kullanıyoruz.
Türkiye’de entegre paslanmaz çelik fabrikası kurularak üretime geçmemiz gerekmektedir. Bunu yapabilecek yeteneğimiz ve cevherimiz var. Fakat devlet desteğinin olmayışı ya da sanayicilerin bu konuda isteksizliği yıllardır böyle bir tesisin kurulmasını geciktirmiştir. Yerli otomobil için ortaya konan kararlılık entegre bir krom tesisi için de oraya konsa çok daha kısa bir sürede bu tesis hayata geçirilebilir.
Türkiye’de yıl bazında toplam 300 bin ton paslanmaz çelik tüketiliyor. Bunun 50 bin tonu aslında paslanmaz çelik olarak alınıp, çeşitli işlemlerden geçirilerek yarı mamul haline getirilip imalatçı firmalara sunulan paslanmaz mamullerdir. Bu açıdan baktığınızda Türkiye’nin yıllık paslanmaz yassı çelik tüketimi 250 bin tondur.
Türkiye’de geçmişten bugüne kadar gelen yassı paslanmaz çelik tüketimi artış oranlarına bakılarak 2023 yılında Türkiye’nin 1milyon ton civarında paslanmaz çelik tüketimi olacağı tahmin ediliyor. Türkiye paslanmaz çelik ürünlerinin tamamını yurt dışından ithal ediyor.
Asansör sektörü de bu ürünün ciddi bir tüketicisi. Asansör sektöründe; kapı, kabin, buton, pano kapağı gibi daha çok dekoratif amaca hizmet eden alanlarda yassı krom çelik kullanılıyor. Bu saydığımız parçalarda kullanılan paslanmaz çelik yerine elektrostatik boyalı (ESB) sac kullanılması mümkün iken, krom gibi dışa bağımlı olduğumuz bir ürünün sektörümüzde bu kadar yoğun kullanılması ürün kalitesini etkilemediği gibi maliyetlere de aşırı bir yük bindiriyor.
Asansör kapılarında ve kabinlerinde yaşanan fiyat artışlarının başlıca sebebi de krom çelik kullanımıdır. Sektörümüzde faaliyet gösteren üretici ve montaj firmaları her ne kadar bu durumdan kurtulmak isteseler de, piyasadan gelen talepler ve alışkanlıklar yüzünden bu duruma boyun eğmek zorunda kalıyor.
Alışkanlıklar ve piyasadan gelen taleplerle mücadele edilerek kroma bağımlı üretimden kurtulup ESB’li ürünlere yönlenmeli, renk seçenekleri ile daha şık daha dekoratif ürünler için sektörümüze fırsat verilmelidir. Bu konuda da asıl görev kamuya düşmektedir. Özellikle ihaleler ile piyasayı şekillendiren devlet kurumları bu konuya da müdahil olmalı; Sağlık Bakanlığı, TOKİ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi yapım işleriyle yoğun bir şekilde uğraşan kurumların tamamı hazırladıkları şartnamelerde asansör kapısı ve kabininde “krom” zorlamasından vazgeçmelidir. Kamu, krom tercihinden zorunlu durumlar haricinde vaz geçerse özel sektör de kısa bir süre sonra bu duruma uyum sağlayıp ESB veya başka yerli ve ucuz kaplama çözümlerine yönelecektir.
Yurt dışı gezilerimizde birçok ülkede hatta hemen hemen hepsinde asansörlerde boyalı kabin ve boyalı kapı görüyoruz. Türkiye’nin bu pahalı ve gereksiz alışkanlığı kırarak dekorasyon için harcamış olduğu maliyeti, kalite ve konfora aktarması daha verimli daha kaliteli asansörlerin yapılabilmesinin de yolunu açacaktır. Makyajdan başka bir etkisi olmayan ve yerine kullanılabilecek yerli alternatifler olan krom kullanımı, tamamen ortadan kalkmayıp sınırlandırılsa dahi sektörümüz için maliyetlerde hatırı sayılır bir düşüşe yol açar. Bu durum da hem sektörümüze katkı sağlar hem de döviz kaynaklarımızın gereksiz alanlara harcanmasına son verir.
Ülkemizde bulunan krom cevherinin ülkemizde yassı levhalara dönüştürülmesi için modern bir entegre tesis kurulmasını bekliyoruz. O zaman dışa bağımlı olmadan dekoratif paslanmaz levhaları kullanmamız biraz daha mantıklı olabilir. O güne kadar krom levha kullanımını azaltmak, ülkesini seven herkesin bir görevi olmalıdır.
Saygılarımla,
Cenk Yormaz